17 Mayıs 2008 Cumartesi

Hayri Başkale, 1968 Tokat İlköğretmen Okulu mezunu. Taşova, Sepetli köyünden.
İlk mezun olduğunda, Amasya ili Taşova İlçesi Alçakbel köyünde öğretmenlik yapmış, buradan askerlik için öğretmen olarak Milli Savunma Bakanlığınca Van’ ın Başkale ilçesine atanmış. Askerlik görevi bittiğinde Amasya İli emrine tekrar verilmiş, benden bir ay önce Korubaşı Köyü İlkokuluna Müdür yetkili öğretmen olarak atanmış. Alçakbel köyü ile Kourbaşı köyü arası yaya 2 saatlik yol.
Korubaşı köyüne göre, Alçakbel daha mahrumiyet bir köy. Korubaşı Köyü Taşova, Samsun Kavak ve Çarşamba ilçelerine yayan 8 saatlik uzaklıkta.
Hayri Başkale ve köylüler, köylerine İkinci bir öğretmenin tayin edildiğini biliyor bu günlerde gelmesini bekliyorlarmış.
Hayri Başkale beni, tahta bavulumla okula bitişik olan lojmanda misafir etti. Tanıştık, benden büyük ve meslekte kıdemli olduğu için Ağabey diye hitap etmeye başladım.
Muhtar ve köylülerden, “hoş geldin e” gelenler oldu. Okula bitişik olan lojman, iki odalı, girişte solda bir tuvalet, sağda bir depo gibi kullanılan karanlık bir oda bulunuyordu. Odanın birinde banyo vardı. Benim yatak ve yorganım yoktu, tahta bavulumda giysilerim vardı.
Hayri ağabey ile okulu ve öğrencileri, köyde nasıl ve nerede kalabileceğimi konuştuk.
Hayri ağabey, benim gibi bekar, babası vefat etmiş, bir kız kardeşi Sepetli köyünde evli, annesi Hanife teyze yanındaydı.
Hanife teyze; 55 yaşlarında, bir gözünü gençliğinde geçirdiği bir kaza sonucu kaybetmiş, aksayarak yürüyen, hoşgörülü, iyi niyetli, tertemiz bir Anadolu kadını. Süreç içinde belleğimde, annem gibi, saygı duyduğum kadınlardan biri olarak kaldı.
Okulun lojmanında birlikte kalacaktık. Hayri ağabeyinin annesi yemeklerimizi yapacak, bir odada ben, bir odada Hayri Ağabey annesi ile kalacak, evin masrafını paylaşacaktık.
Ayrıntılı olarak konuşup anlaştığımız, bu birlikte kalma işinde problem çözülmüştü.
Göreve başladıktan sonra İlçe Milli eğitim müdürlülüğünden izin alıp memleketime gidecek, yatak ve yorgan gibi ihtiyaçlarımı köye getirecektim.
Okullar açılalı bir ay olmuştu, Köy 60 hane okul öğrenci mevcudu 70 öğrenciydi.
İki öğretmen, birleştirilmiş sınıf olarak eğitim-öğretim yapacaktık. Hayri ağabey daha önce sınıfları yönetmelik gereği paylaştırmış, 1.2.3. sınıfları bana ayırmış, 4.ve 5. sınıfları kendisi almıştı. 1.2.3. sınıflar toplamı 53, 4.ve 5. sınıflar 17 öğrenciydi. Bu paylaşımın böyle olması; yönetmeliğe ve okulun fiziki yapısına uygundu. Çünkü; okul tek dershane ve tek öğretmenli olarak planlanıp yapılmıştı.
Büyük bir dershane, küçük bir müdür odası vardı. Müdür odası zorunlu olarak ikinci dershane yapılmıştı. İkinci dershanede 18 öğrenciden fazlası için yer yoktu.
Hayri ağabey, bu paylaşımda, benim de fikrimi sordu, eğer ben istersem 4. ve 5. sınıfları bana verebileceğini söyledi. Bu söylem karşısında, 4.ve 5. sınıfları istemem doğru olmazdı, 1.2.3. sınıfları memnuniyetle alacağımı, öğretmen olarak yardımlaşacağımızı söyledim.
Okulun büyük sınıfını gezerken Hayri ağabey, bana hitaben gülerek:” arkadaş, birlikte ciddi bir çalışma içinde olacağız, ben müdür olarak görev isterim” dedi. Ben de; elimden geldiğince çalışacağımı, köy kökenli bir öğretmen olduğumu, savunduğum bu insanlara hizmet vereceğim için mutlu olduğumu söyledim.
Okulun fiziki yapısı, ders alet ve araçları bakımından çok zayıftı.
Sınıfta bulunan kara tahta 4 adet tahtanın yan yana çakılmasıyla, yerel imkanlarla yapılmış , tahtalar kuruyunca ara vermiş vaziyetteydi. Bu olumsuzlukların bir kısmı bizim tarafımızdan düzeltilebilecek şeylerdi.
Okul bahçesi yeterliydi, bahçenin girişinde YSE tarafından yeni yapılmış iki kurnası olan bir çeşme ve okulun arka tarafına sonradan tahta kulübe olarak yapılmış iki göz öğrenci tuvaleti vardı.
Pazartesi günü öğrenciler okula geldi. Köye yeni bir öğretmen geldiği duyulmuştu, Hayri ağabey beni öğrencilerle tanıştırdı. İlk dersimizde ben kendimi tanıttım, sonra öğrencileri tanımaya çalıştım. Öğrenciler siyah önlük ve beyaz yakalı, üstleri temizdi.
İlk günden itibaren günlük planlarımı yapıp Hayri ağabey’e imzalatıyordum. O haftanın Cuma günü Taşova da okulların sene başı toplantısı vardı, tüm öğretmen ve yöneticiler bu toplantılara katılmak zorundaydılar. Perşembe günü göreve başlama yazısı ile birlikte Hayri ağabey ile yaya olarak önce Destek nahiyesine, destek nahiyesinden araba ile Taşova’ ya indik.
İlçe Milli Eğitim müdürüne gittik, Hayri ağabey, İlçe İlköğretim müdürümüz Nadir TURAL Bey ile bizi tanıştırdı. Nadir TURAL ilk konuşmasında; “öğretmenim, görev yapmak için atandığınız Şeyhli bölgesi, Amasya İlinin en mahrumiyet bölgelerinden biri. Müfettişler sizi senede bir ziyaret eder ya da edemezler. Anlayacağınız o köylerde vicdanınızla baş başasınız. İster öğretmenliğe sarılıp görev yapınız, isterseniz bir av tüfeği alarak bütün gün avlanınız” dedi.
Bu söylem karşısında, birinci seçenek idealimizdi, şartlar ne olursa olsun öğretmenlik yapacaktık.
Göreve başlama yazısını verdikten sonra, Nadir Bey’in talimatı ile bana görev yolluğu (harcırah) olarak mutemet 645 lira ödedi.
Taşova’daki İlkokullardan birinde yapılan sene başı toplantısından sonra izin alıp memleketime döndüm. 15 gün izin kullanma hakkım vardı, ben, bir hafta sonra Korubaşı köyüne dönecektim.
Korubaşı Köyüne dönüşü, muhtar Hakkı Aktaş ve Hayri Ağabey’le konuşup , anlaşmıştık.
Ben bir hafta sonra eşyalarımla Samsun’un Kavak İlçesine bağlı Asarcık nahiyesine gelecektim. Cumartesi günleri Asarcık nahiyesinde Pazar kurulur çevre köylüler pazara gelirlerdi.
Köy muhtarı Hakkı Aktaş köyden bir at gönderip benim eşyalarımı aldıracaktı.
Ben köyümde bir hafta kadar kalıp, anamın hazırladığı bir yastık ve yorganla yola çıktım.
Kavak ilçesinden de tek kişilik bir sünger yatak alarak Cumartesi günü akşamüzeri Asarcık nahiyesine gelip, buluşmak için sözleştiğimiz bakkala uğrayarak Korubaşı’ndan benim eşyalarımı almaya gelen kişiyi buldum.
Köy muhtarı, “Gudo Mehmet” lakaplı birisini, benim eşyalarımı almak için eşeğiyle göndermişti. Eşyalarımı, eşeğe yükleyip iki saatlik yolculuktan sonra gece Korubaşı Köyüne ulaştık.
Lojmanda Hayri ağabeyinin bana verdiği odada tahtadan yapılmış yüksekçe bir divan vardı, sünger yatağımı tahta divana yerleştirdim

Hiç yorum yok: